Sayfalar

31 Ekim 2012 Çarşamba

Dancing Queen : Hyoyeon


Evet Dans Kraliçemiz Hyoyeon : 
SNSD grubunu çok sevmesem de daha doğrusu sevmemek demeyelim de haklarında fazla bir şeyler bilmiyorum. Gee, Run Devil Run, Oh gibi Kore ile tanıştım ilk dönemde k-pop olan her şeyi indirdiğim şarkılardan biri  olabileceğimi düşündüğüm çok sevmesem de bilgisayarımdan silemediğim bir kaç şarkısı dışında da pek dinlemem.Ama içlerinden kişisel olarak sevdiğim bir kaç kız var Yoona'yı oyuncu olarak seviyorum Taeyeon'un sesini seviyorum ve tabii ki Hyoyeon'un her bir şeyini seviyorum:)Aslında bu durumda ana dansçı olması etkeni de etkili olabilir.Ben de dansçı olmak istiyorum en azından bu konuda eğitim alarak kendimi geliştirmek istiyorum ama maalesef şu sıralar böyle bir kursa gidemem LYS bitince yapacaklarım arasında(ki çok uzun bir listeden bahsediyoruz) başı çeker.Bir de kısa boylu insanlar bence daha  iyi dans ediyorlar esnek olabildikleri için.Bu da benim şansımı artırır mı acaba? :))#kısa boyluyum itiraf ediyorum.O zaman biraz polyanacılık yapıyorum ve ''Hyoyeon da kısa'' diyorum :) Bu arada boyu 1.58 cm.Okuduğum bir yazıya göre ve resimde de gördüğünüz üzere tırnaklarına özen gösteriyormuş severim değişik tırnakları ben, kulakları da kepçe gördüğünüz gibi.Çok ortak özelliğimiz var çookk :))

                                    
Ben de gideyim de bu hareketleri çalışayım demeyi çok isterdim ama gideyim de ders çalışayım sonuçta ne kaldı şunun şurasında sınavlara de mi? :( 

28 Ekim 2012 Pazar

En Büyük Show

Show Tv'nin en büyük showlarının sergilendiği aynı adlı programdan bahsediyorum.E malumunuz Acun gitti yerini doldurmak lazım Türkiye'den yeteneklerin sergilendiği bir program olmasa da yerini de doldurmuş sayılırlar.Sonuçta amaç belli reyting adı altında tüm Türkiyeyi ekranlara kilitlemek.Bunu da biraz konseptten çıkarak kendiler yurtdışından belirledikleri akrobatları, showmanleri getirterek yapıyorlar ve başarılı da oluyorlar.Amaan o kadar çalışmışsın akşam eve gelince de geç televizyonun karşısına dinlen değil mi?Ne gerek var değişik şeyler yapmaya, sohbet etmeye ya da kitap okumaya?Of gene tezatlığın dibine vurdum:) Tamam söylediklerimin sonuna kadar arkasındayım ama benim de uyguladığımı söyleyemem.Sonuçta ben sınav öğrencisiyim benim günüm ders çalışacağım diyerek ve günün sonunda yine çalışamamış olmanın vicdan azabını yaşarken koca günün nasıl bittiğini sorgulama aşamasında uykuya dalmakla geçer:) #okuyombenya
Neyse işte bu ders çalışma isteğiyle(!) çalışamama etkinliği arasında kaldığım bir gün de amaan salla dedim geçtim televizyonun başına.İşte şansıma bu büyük showları izledim de biraz keyiflendim.Her ne kadar bu programların amaçlarını, etkinliklerini, kime çalıştıklarını az da olsa bilsem de izleniyor işte:) Çoğu kişinin izlediğini düşünüyorum ama izlemeyenler için bir kaç video paylaşayım dedim ;)



                                          
Programın sunuculuğunu da Bu Gün Ne giysem sunucularına vermişler.Moda programı ve bu program ne ayak?Yeni sunucu alacaklarına bir kaç kuruş(!) fazla para verip ellerindekileri kullanmayı amaçladılar herhalde:)Bir de ünlü simaları konuk olarak alıyorlar otur abi burada izle gösterileri arada alkışla iki çift laf et söz verdiklerinde deniliyor herhalde.Hem gösterileri canlı canlı izle bir de üstüne para al ben mesleğimi buldum ünlü olacağım:)


24 Ekim 2012 Çarşamba

Computer Pics.

Ahaha çok güldüm ya kızın kolyesine bakar mısınız? Oy cicişler çok şekerler ya.Sözlere de bak hele ''Allah ayırmadıkça kullara o şansı vermiyoruz'' Bebekler haklı dağılın ^^

Gel de hayır de şimdi böyle evlenme teklifine:) Ama ben hayır diyecektim.Yani biraz komiklik olsun diye biri bana evlenme teklif ederse anında ''hayır'' cevabını yapıştırıp karşıdakinin surat ifadesini görmek istiyordum.Hayallerim suya düştü şimdi o kadar uğraşmış sevmesen de evet diyeceksin:)

Resim yeterli... :)
Sana :P
Köpek de çok şirinmiş.Gözlüklü olandan bahsediyorum:) (Durun vurmayın) Tamam şakaydı ama köpek cidden şirinmiş  ''se7en benim olsuuunn'' gibi nidalarınızı duyar gibiyim ama ben ''köpek benim olsuunn'' modundayım aşırı şirin bir şeymiş ya. Se7en senden daha şirin şeylerle foto çektirme demedim mi?Sana bakamıyorum.Neyse zaten versen de alamam annem izin vermez verse de alamam köpek korkum var haha iki saattir çok tırstığım hayvanı seviyorum olmaz ya şimdi beliriyormuş yanımda geldim naber? falan :)) uçtum gene.
Çalış kuzum çalış bizim kaderimiz bu aynı stresi ben de yaşıyorum şu an off YGS o bitti LYS...
Bakmayın her gün yazdığıma ya da bakın yaa buraya yazacağım diye ders çalışamıyorum Tıp kazanazsam sebebimsiniz ona göre:) Bu arada resim de God of Study'den kız çok şirin değil mi?:) (dizi ile ilgili yazımı okumak isterseniz TIK)
Hepimizin Bof dizisiyle nefretini kazansa da duruşunu sevdiğim ve Playfull Kiss'de güzelliği, boyu ve zekasıyla hayranlık uyandıran ismini bilmediğim Koreli aktristir olur kendileri:)

Sevmedim, sevemedim...

Şimdi Kore fanı tabirini biraz saçma ve mantıksız bulsam da Koreyi seviyorum yani dizilerini müziklerini falan.Ama şimdi bu adamlar kusursuz mu hiç mi kötü dizi/film yapmazlar?Önceden direkt ne gelirse izlerdim şimdi biraz daha seçiciyim.Çok meşhurlarını, tavsiye edilenleri izlerim ya da yorumlardan bakarım neymiş ne değilmiş diye.Şu sıralar çok izleyemesem de böyle yapınca beğenmediğim dizi çok olmuyor ama önceden izlediklerim arasında çok sıkıldıklarım beğenmediklerim olmuştu.Hep mi öveceğiz bu dizileri canım biraz da eleştirelim değil mi?:)
Damo (Kadın polis):
Bu dizi aslında saraydaki mücevherle başlayan çekik gözlü merakımla(o zamanlar Kore olduğunu bilmiyordum) TV'de gördüğüm her şeyi izlediğim dönemden bir dizi.Ayrıca Flash TV'de izlemiştim çok şaşırmıştım tam olarak bilmiyorum ama ilk ve son k-draması olmalı Flash TV'nin. Madem alıyorsun daha iyi bir şeyler al değil mi? Film konu olarak güzeldi.Ayrıca çoğu insanın gamzeli kralımız Yi San için izlediğinden de eminim ben ayrıca Ha Ji Von için de izledim çok seviyorum bu kadını hatta en sevdiğim bayan aktörler arasında çok iyi bir oyuncu.Son olarak bu dizide  tanıdığım Kim Min Joon da yakışıklı, karizmatik ve iyi kalpli, mağdur bir ''suçluyu'' oynuyor.Ağlamıştım bu adam için...
Polis müdürüyle ''kadın polis'' arasında olan aşk etkileyiciydi.Ama kavuşsalardı keşke:( Polis müdürümüzün çocukluğu da geçiyor arada o kısımlar da acıklıydı.Baştan sona acıklıydı dizi Türklere mi özendiler acaba? Kızın abisini kaybetmesi sonra onunla bir düşman olarak karşılaşması, savaşmaları... bütün hikayeyi sayacağım şimdi çok güzeldi konu. E sevmediklerim arasında işi ne? Konu ve oyuncular hariç her şey ama her şey berbattı.Karanlık karanlık izlemek zorunda kaldım diziyi.İzlerken sürekli ''yakın şu ışıklarııı'' modundaydım berbattı anlayacağınız sadece bu yüzden izlemeyi bile bırakabilirsiniz hiç bir seyir zevki bırakmıyor insanda tabii bir de seslendirmeler var o da en az görüntü kadar kötüydü.Kulaklarımı tırmaladı sesler resmen.Bu olumsuzluklara dayanabilirseniz izlemenizi tavsiye ederim.
Glass slippers:
Belki bu diziyi bilmezsiniz çok bilindik olmadığını düşünüyorum.Zaten çok eski bir dizi ama Kore ile tanıştığım ilk yıllarda izlediklerimden biri.Keşke başlamasaydım ama diyorum çünkü hala yarım.Kaç yıl geçti aradan bir bölüm izleyip bir kaç ay ara veriyorum bitmiyor.Bir de bende bir takıntı var bir şeyi yarım bırakırsam aklım kalır bitirmek zorundayım yani en kısa sürede biter de kurtulurum inşallah.




City Hunter:
Sevmedim diyemem çünkü daha izlemedim yani izleyemiyorum.Diziden bir kere gıcık kaptım bir kaç kere izleme girişiminde bulundum ama olmuyor.En baştaki askeri kısım devamını izlememe izin vermiyor.Aslında yorumlar güzel ama yarım iş bırakamama gibi bir takıntım olmasa yüzüne bile bakmayacağımı düşündüğüm bir dizi :/







Bu kadarmış sevmediğim diziler.Aslında başkaları da var ama bütün olarak sevmiyorum diyemediğim için koymadım.Bir de dikkatimi çeken bir şey söylemek istiyorum Koreliler bu dizileri bilmiyor.Evet bizim bir kaç günde bitirip bağımlısı olduğumuz dizileri bile bilmeyenler var.En azından şu ana kadar sorduğum şeyleri bilen çok az Koreli çıktı yani bu dizilere bu kadar önem verilmemesi gerektiğini düşünüyorum.

Sizin sevmediğiniz Kore dizisi var mı??

22 Ekim 2012 Pazartesi

2. Adamlar...

Başlıktan postun konusunu anlamışsınızdır zaten:) Bu konuya diğer ülkelerde bu kadar takılıyorlar mı bilmiyorum ama Türkiye'de çok yerde gördüm.Biraz Kore dizisi izliyorsanız bu konu sizin de ağzınıza dolanmıştır.''Neden bu çocuğu harcıyorsunuz??'' diye...Hatta bir arkadaşımın hayatında izlediği tek Kore dizisi(belki Kore dizisi olduğunu bile bilmiyordur) Goong (Düşlerimin Prensi) ama bütün yaz boyunca yul yul diye sayıkladı resmen.Kendisine ayrıntılı bilgi vermekten bilhassa kaçındım bu dünyaya bir dalarsa bir daha kurtaramayız diyerek:) (Şeyma is error) Evet konu neydi hah yul:) Yul'a yazık oldu yaa çok acıdım:(
Neyse tek mağdurumuz Yul değil ki Şeyma'ya versem bu sayfayı tamamen Yul ile doldurabilir ama biz genel bakalım.Evet Kore fanlarının büyük bir sorunu bu 2. adamları Türkiye'ye istiyoruz.Valla bakarız biz onlara hem de genellikle pek de güzel sayılamayacak başrol kızlarından daha iyi.Hatta 2. adamları koruma derneği falan açarız.I'm flying haha
Benim izlediğim ve izlemeyi düşündüğüm bir kaç dizinin mağdurları;

Evet o belki de 2. adam bile değildi.Çünkü hiç söyleyemedi Pul Ip'e onu sevdiğini hatta bence kendine bile tam olarak söyleyemedi hatta belki de sevmiyordur ama klavye ben de:) Ben koydum oldu...






Bu resmi buraya koyduğuma bakmayın.Kesinlikle acıdığım 2. adamlar listesinde değil.BOF'ta hiç sevmedim kendisini.Ayrıca zaten Jan Di ile de hiç yakışmıyorlardı.Çok yapmacık duruyorlardı.Ayrıca buradan Hyung Joon'a kendin ettin kendin buldun şarkısıyla seslenmek istiyorum.(Resim de zaten başka diziden kkk)




İlk iki resim tam olarak 2. adam değil bence bu yüzden yul 1. sırada.Ah Yul ah insan bu kadar mı şanssız olur.Kral olmak için doğdun sonra ülkenden kovuldun hem de babanı kaybetmenin acısını yaşarken.Yıllarca gurbet ellerde sıla hasreti çektin(???)
Kinci annenin seni bütün doldurmalarına rağmen hiç kötü olmadın.Hep masum ve dürüst oldun hatta o dizinin tek mağduru sendin(sakat kalan anneni saymıyorum ona da buradan kendin ettin kendin buldun şarkısını armağan ediyorum).Yasak olan ilgi çekicidir ya gittin olmayacak kıza aşık oldun yengen lan o senin falan:)Ama hiçbir şeyden korkmayıp her şeyi itiraf ettin onu sevdiğini açık yüreklilikle söyledin.Hatta Shin'e ''krallık senin olsun ben sadece onu istiyorum'' gibi bir şey demiştin ah bir de kız seni seveydi.Size soruyorum k-drama yazarları hep mi böyle olmak zorunda??Ne olurdu çeyang da onu sevseydi.Ama dayan Yul senin için fan fiction yazacağım kavuşacaksın sevdiğinle :)
(gene uçmuşum ben şey ya işte Şeyma olsaydı ne yazardı onu görün diye:)


Bu diziyi izlemedim ama içimden bir ses çok seveceğimi söylüyor.Su Bin Bae'nin de ikinci adam olduğu bariz...








Fotoğraflara bakıyorum da bu postun başlığını eziklenmiş mağdurlar koymalıymışım kkk.Yazımı mağdurum da mağdurum şarkısını hepinize armağan ederek sonlandırıyorum.

20 Ekim 2012 Cumartesi

SAÇMALARDAN SEÇMELER...(2)

    Haha beni sevmeyen bitlensin:)        

 Ha? Pardon? Yak kendini.
Kadınları anlamanın kitabı yazılırsa... :))

 Bu resmi görenler benim hakkımda pek iyi söylemlerde bulunmuyordur biliyorum.Gıcıklık parayla mı? :))
Iyyyy dediğinizi duyar gibiyim bir de o bacağın sizin olduğunu düşünsenize :(

 LÜTFEN halıya dokunmadan elleyin.Ah Yurdum insanı.Bu abiye(her nedense erkek olduğunu düşündüm) birinin öyle bir teknolojinin olmadığını söylemesi lazım..

Genel Hatun Teoremi mi??? O.o
Kadınların sırrı çözüldü...:) Hatun=Problem



Ooo büyük laf :P                                                                           :P




Al o zaman; :))
Bu arada muroyiveS koÇ ineS ne demek ?? :P :)

Music Box


Güzel olduğu için değilde eğlenceli olduğu için buraya koyduğum bir şarkı.Yani tabii bazıları beğenebilir ama bence saçma ama eğlenceli:) Hani şu sosyal paylaşım sitelerince gördüğümüz ve benim midemi bulandırma derecesine getiren saçma kelime oyunları var ya onlara gülenlerin bile espri seviyelerini merak ederken bir de ciddi ciddi böyle saçma bir kelime oyunundan şarkı yapacağım aklıma gelmezdi.Ama birilerinin gelmiş.Dinleyin o zaman ;


11 Ekim 2012 Perşembe

Alacakaranlık-Kristen Stewart ve Robert Pattison

Öncelikle Alacakaranlık ile başlayalım.Ben bütün seriyi izledim.Ve son kısmını dört gözle bekliyorum(son 35 gün) ama kitaplarını okumadım.Yani gözüm kestirmiyor.Ben hayatımda hiç seri kitap okumadım.Ben ki bir kitabı yaklaşık 1 yılda bitiriyorum bir seriyi ne kadar sürede bitiririm Allah bilir. Alacakaranlık bu vampir patlamasının da başı sayılır.Hatta Harry Potter'la çok karşılaştırılıyor.Saçma bir karşılaştırılma olsa da galiba onun kadar tutulduğu ve onun gibi efsaneleşeceği için karşılaştırıyorlar.Olaylar güzel konu güzel ve yaratıcı hatta bir moda başlatan bir konu.Ama çok gerçekçi değil bence.Araya kötü karakterli iki vampir koymasalar vampirleri örnek insanlar ilan edicez .Karşılaşsak ''bir fotoğraf çekilebilir miyiz'' durumuna gelicez neredeyse:) Ama dediğim gibi gerçekdışılığını bir kenara bırakırsak izlenesi bağımlılık yapısı bir film :)
(Edward ve Bella yeşilçamda!!)Aman Allah korusun sadece resme yorum yaptım:) sonra ''Tecavüzcü Coşkun Bella'ya  sararsa'' durumlarına düşmeyelim.
Şimdi birbirlerine çok yakıştığını düşündüğüm çiftimiz ilk başlarda beraberliklerini sakladılar.Kristen'ın bundan önceki erkek arkadaşıyla ayrıldığında film ekibinden biriyle hatta baş rolü paylaştığı rol arkadaşıyla çıktı.Geçenlerde de yeni projesinden biriyle fotoğrafları yayınlandı.Aklıma gelmiyor değil her filmde yeni biri:)
Aslında ilk başlarda ben bu çiftin savunucusuydum.Kristen Stewart'ın öyle bir şey yapmayacağını ve fotoğrafların shop olduğunu düşünüyordum(nereden biliyorsam) ama sonraları Rob'un evi terk etmesi haberi Kristen'in olayı kabul ettiği gibi haberler ve çiftin aksini inkar eden herhangi  bir açıklamaları olmayınca olayın gerçek olduğuna inandım ve hayal kırıklığına uğradım(en az Rob kadar).Ah be Kristen yapılır mı bu be :)) Seni yanlış tamışım falan:) Neyse efendim bunlar sonuçta yabancı huyları farklı oluyormuş demek ki.Ama barışmışlar.Bir kere görüştüler hemen ikna olmuş Rob da.Bence affedilmez bir şey ama Rob'un bileceği iş mutluluklar dileyelim:)
Rob'un bütün karizmatik hali kafasında iki boynuzla Küçük Emrah bakışı atarken ya da mağdur simge dansı yaparken düşününce yerle bir oluyor:)

Taylor Lauther'ı da paylaşmazsak olmaz.Alınır.En azından kaslarına saygı duymak lazım:)  Ve bir de asla saçlarını filmin ilk başlarındaki gibi saçma şekillere sokmamasını itina ile tembih etmek lazım.

Hah işe bunlar da favori çiftim.Özellikle Jasper favorim.Zaten baş rollerden çok ara rollerdeki isanlara takarım genelde.Gözüm hep onları arar.Jasper aslında ''insan'' haliyle o kadar yakışıklı değil.Ama vampirken çok çekici olmuş:) Yok niyeti bozduğum falan yok dedim ya favori çiftim.Çünkü Alice'i de sevdim ben filmde.Tam bir #örnek vampir :)

8 Ekim 2012 Pazartesi

ALDATMAK MODA.


NOT:Şimdi başlığı görüp buraya tıklayanlar için herhangi bir yanlış anlaşılma olmasın diye söylüyorum: yazının konusu içinde aldatma konusunu işleyen kitaplar.Sonra vay efendim kız kitaptan bahsediyormuş biz de o kadar girdik buraya demeyin:)
Aslında bu konuyla ilgili yazılan bütün kitapları dökmeyeceğim buraya sadece okuduğum bir kaç kitaptan  bahsedeceğim:) Ben öyle kitap kültürü olan biri değilim.Hatta utanarak söylüyorum adam akıllı okuduğum kitaplar bir elin parmaklarını geçmemiştir.Hatta bu konuda yemedim içmedim yöntem geliştirdim.Şimdi hoca veriyor kitap ödevini tabii benim aklıma son gün geliyor.Ne yapmalı? Cinlik...Öyle özeti okuyup hocaya anlatırsanız sorar size olaydan ya da kıyıda köşede birinin isminden sorarsa kalırsınız öyle.Biraz nostalji yapalım.Benim bu konuda ilk tecrübem ilkokula dayanır.Anlatayım şimdi anımı: Hoca kitap sözlüsü yapıyor.Anlat dedi.Şimdi öyle internet desen yok.Ben de kitabın ilk sayfalarını okumuştum sadece.Ama yarım saat boyunca neredeyse kelime kelime okuduğum bir kaç sayfayı anlattım.Hoca tamam aferin oturabilirsin der diye uzattıkça uzattım ama nafile bitti okuduğum yer sonunu da bilmiyorum ne yağacağım Allah'ım diye düşünüyorum.Bu arada anlattığım kitap da Yalnız Efe.Hepiniz bilirsiniz olayı.İşte o zaman bilmiyordum ben.Dedim bu kızın babasını öldürmüşler.Kesin intikam alır bu kız kitabın ismi de yalnız efe.Bir anda çıktı ağzımda hocam kız erkek olmuş dağa çıkmış.Efe ismi de oradan geliyor diye.İyi atmışım ama:)) Hocadaki ifade şu: ''Kızım 15 sayfayı 15 dakikada anlattın pat diye sonunu söyledin.'' Evet büyüyünce anladım gerçekten öyle olmuş.Neyse işte geldik liseye son güne kalan kitaplar için öneri veriyordum.Şimdi ilk olarak kuru özet okumakla olmaz demiştik.
1)Özeti oku, olayı anla, isimleri unutma(oradan sorarlar çünkü)
2)Yorum önemli bir kitap hakkında.Yorum yapabiliyorsan hoca ikna olur senin o kitabı okuduğuna.O yüzden özeti okuyunca gir bir yorum sitesine Bkz. ekşi sözlük makul bulduğun yorumları hocaya kitabı anlatırken araya serpiştir.
3)Son aşama hocayı iyice ikna etmek için yazarın hayatını da okuyabilirsin sonra kitapla bağdaştırarak ''Hocam zaten yazarın hayatına da baktığımızda...'' gibi bir cümleyle olayı bitirirsin.
Bu şekilde son sınıfa kadar geldim çakan da olmadı.Şimdi ben size yaşadıklarımı anlatıyorum benim yaptıklarımı yapmayın:) Siz gidin güzel güzel okuyun kitaplarınızı:).#Tezatlığın bu kadarı.Zaten birileri diyecektir bunları yapacağıma kitabı okurum.Daha iyi ya :)
Ee hani aldatma nerede?? der dediğinizi duyar gibiyim.Geliyorum azıcık sabır.Anladığınız gibi okudum kitap sayısı çok az.Madem bu kadar az bari öz olsun diye yakınırım.Ama yok altı üstü bir kaç kitap okudum onlar da aldatma konulu.Ya bu kitaplar ne kadar tutuluyormuş.Ne kadar meraklıymış insanlar aldatma konusunu yazmaya, okumaya.Belki de yoktur o kadar ama şanssızlık ya benim karşıma çıkmışlardır. Örn.: Therese Raquin, Zehra, Goriot Baba, Eylül, Şeytan...Tamam yazın.Sonuçta böyle şeyler gerçekte var ve bunları insanlarla paylaşmak zorundayız diyen yazarlar olabilir.Ama lütfen biraz DAHA halktan ve ahlakımızı aşındırmayacak derecede olsun.
O kadar alışmışız ki bu iğrençliklere, o kadar içimize işletilmiş ki hiç garipsemiyoruz.Hiç bizim hayatımızda olabileceğini düşünmüyoruz.Televizyonlarda o kadar çok işleniyor ki sanki normal bir şeymiş gibi algılıyoruz.Derseniz ki ee bu normal bir şey herkes aldatıyor.Hayır ben kabullenemiyorum.Sevdiğiniz, bir hayatı paylaştığınız,hiç bir şey hissetmeseniz bile her gün yüzüne baktığınız insanları aldatamazsınız. Yapamazsınız.Yani bir insan yapamaz.Çok mu gerçek dışıyım ya da küçük hayatı henüz yaşamamış.Eğer buysa hayatın gerçekleri, büyümenin kuralları üstü kalsın ben yaşımla ve yaşadıklarımla mutluyum.
Aldatmak moda olabilir sadece kitaplarda kalması şartıyla:) Biz de onları okuyalım ve ne saçma şeyler deyip gidip sevdiklerimizin yanaklarına birer öpücük konduralım ve ona hep sadık olacağımızın huzurunu duyalım:)

6 Ekim 2012 Cumartesi

İNSANLIK'A...

Ve İnsan;
     Tariflerin, tanımların yetersiz kaldığı ; sözün bittiği yer.
     Sevgi, nefret, mutluluk, hüzün...
Duydu dolu bir kalp.Ve gülümsemek: mutlu olduğunda, sevinçli bir haber alınca heyecanlanmak.İstediğin üniversiteyi kazandığında delice sevinmek...Hiç istememek üzülmeyi, ağlamayı.-Bir gün kaybedeceğini bildiğin halde-hep yaşamasını istemek annenin, babanın.Ve güvenmek.Güvende hissetmek.Babanın yanındayken sana hiçbir şeyin olmayacağını bilmek.Nefes almak rahatça, sokağa çıkıp derin bir nefes alabilmek...
     Ve bitmek...
Bir şeylerin yarıda kalması, gülümserken içtenlikle bomba düşmesi evine.Hiç ayrılmak istemediğin anne ve babanın seni korurken can vermesi.Gelen bir haberle telaşlanmak birinin öldüğünden.Üniversite ümidiyle beklerken bomba düşmesi üzerine senin ve diğer 70 kişinin.Bütün evinin, hayatının gözlerinin önünde sular altında kalması, yanması, yok olması...
Güvenememek...Bu duyguyu hiç bilmemek...Çıkamamak güvenle sokağa.Canını bile emanet edememek komşuna, senin yurttaşına...Müzik dinler gibi dinlemek silah seslerini, alışmak susmaya, susturulmaya...
Ağlamak...
Ya da ağlayamamak...Bütün bunları gördüğün halde sessiz kalmak, elinden hiçbir şeyin gelmeyeceğini düşünerek avutmak kendini.Sen sonsuz mutluluğu dilerken 25 gün yürüyüp aldığı yardımla mutlu olmak belki...Sen hiç aç kalmadın, hiç savaş görmedin ya da deprem hatta bazen kırılan kolunu dünyanın en büyük acısı sandın.Gözlerini kapattın bu olaylara, duymadın.Duymak istemedin haykırışları.
Evet duygu dolu bir kalp ve susturulmuş, unutulmuş bir vicdan!Ama şunu unutma sana dokunmayan yılan bin yaşayacak ve bir gün seni de bulacak.
Sözüm insanlığa, insan olduğunu unutanlara:
Ve siz asıl kaybedenlersiniz.

SAÇMALARDAN SEÇMELER...




Çocuk Spagetti ile duş alıyor anlaşılan.Bir de kendinden geçmiş nasıl hissediyorsa artık:)



Hee tutarsın zaten.Neyse Kedi çabalamış dağılın!! :)

No Comment diyorum...

 Hiç mi işiniz yoktu abi ya :)) Neyse laf etmeyelim sanat eseri sayılır.

 Parmaklarını yemek sözünü ciddiye aldığını düşünüyorum..#yemek yaparken hızını alamayınca...

Çok mu erken olmuş? Yok yok tam vakti:)


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...